Prof. Dr. Ekrem Demirli’nin Zeytinburnu Kültür Sanat’ta başladığı seminer dizisinin Aralık ayı programı 17 Aralık Çarşamba akşamı gerçekleşti. Saat 19.30’da başlayan programda Demirli; Hallac-ı Mansur’un şiirlerinden yola çıkarak tasavvuf tarihindeki farklı kavramların izini sürdü.
Prof. Dr. Ekrem Demirli, bu sezon Zeytinburnu Kültür Sanat’ta başladığı konuşma dizisinde Hallac-ı Mansur’u İslam düşüncesinin ve tasavvufi hayatın en mühim isimlerinden birisi olarak ele alıyor. Tasavvuf geleneğinin önemli isimlerinden olan Hallac-ı Mansur ve onunla özdeşleşen “şatahat” dili, kendi anlam dünyası içinde değerlendiriliyor. 17 Aralık Çarşamba akşamı saat 19.30’da başlayan programda Demirli, semineri İslam düşüncesi ve tasavvuf tarihinden örneklerle zenginleştirdi.
“Bazı kavramların başına felaketler geliyor.”
Prof. Dr. Ekrem Demirli, bazı kavramların farklı nedenlerle esas anlamlarından uzaklaştıklarına vurgu yaptı:
“Benim işlerimden biri kavramları başlarına gelen felaketlerden kurtarmak. Kavramları esas anlamlarına taşımaya çalışıyorum. Bu bakımdan merhamet, aşk, vefa gibi kelimeleri onarmaya çalıştım. Bunlardan biri de sohbet kavramı. Sohbet çok güzel bir kavram. Bugün nedense sohbet denince zihnimize konuşmak geliyor. Sohbet kelimesine niye böyle olmuş, karşılıklı konuşmaya niye sohbet diyoruz bilmiyorum. Bence burada bir tercüme kazası yaşanmış. Sohbet esas anlamı itibarıyla beraber olmak demektir.”
“İslam literatüründe topraktan gelmek, ahlaki bir kavram olarak ele alınmış.”
Prof. Dr. Ekrem Demirli, topraktan gelme kavramının tasavvuf tarihinde nasıl algılandığı üzerine konuştu:
“Topraktan geldiğini anlamak tasavvuf tarihi için önemli bir kavram. Bugün bütün dünyadaki dindarlar bu konuyu tartışırken daha çok Evrim Teorisi üzerinden tartışıyorlar. Bizim literatürümüzde topraktan yaratılış, daha çok ahlaki bir kavram olarak ele alınmış. Buradan hareketle bir evrensel insan tanımına ulaşılmış.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı






